Bu Blogda Ara

19 Ağustos 2011

Amerikan Girişimcilik Ruhu

Gözlemledim. Karşıma çıktı daha da doğrusu. Rahatsız oldum biraz. Ve işte fark bu dedim. 

Türkiye'de bir genç, aklında kendince güzel bir iş fikri; yüreğinde umutlu bir heyecan; bu heyecanın verdiği sabırsızlık ile yapmak istediği girişimi ailesi ile paylaşıyor. Ve daha üçüncü saniyede "Olmaz öyle şey, bütün paranı kaybedersin, batarsın, mahvolursun, kimse seni kurtaramaz" gibi olumsuz yorumlarla karşılaşıyor. Bu nasıl bir hayal kırıklığıdır.. Tutku dolu bir enerjinin bir an yok oluşudur. Umutlar çöpe dökülür; Türkiye'nin Steve Jobs'u sonsuzluğa gömülür belki.. Türkiye'de girişimcilik bu şekilde daha başlamadan katledilir. Geriye sadece kendine güvensiz, inancını yitirmiş, yönünü kaybetmiş, puslu bir genç kalır.. Kendine gerçekten inananlar kimseye aldırış etmeden bildiği yolda ilerler, işini kurar. Belki başarılı olur belki başarısız. Ama bu onun kararıdır. Başarısız da olsa kendisi bu yolu seçmiştir bir kere, artık sonucuna katlanmak ona kalır. Gerçi çok büyük bir şanssızlık olmadığı sürece kendine ve işine inancı tam olan ve çalışan kişinin daima başarıyı yakalayacağı kanaatindeyim.

Amerika'da ise durum bunun tam tersidir. Bir genç yapmak istediği işi ailesi ile paylaşır ve o iş ne kadar gerçekdışı olsa dahi aile genci girişimini gerçekleştirmesi için sonuna kadar teşvik eder. Çünkü Amerika'da mükemmel bir girişimcilik ruhu vardır. Filmlerden de duymuşuzdur, belki de Amerika'da en çok söylenen cümle budur: "Başarabilirsin (You can do it)!" 

Bir insanın arkasında ona inanan ve ne olursa olsun onu destekleyen bir aile (ya da önem verdiği kişiler topluluğu) olduktan sonra zaten o kişinin başarısız olma ihtimali nispeten düşüktür. Çünkü aile en büyük motivasyondur. Şahsen benim için öyle. Değer verdiğim insanlardan bir girişimim ile ilgili olumlu, destekleyici ve yapıcı yorumlar alırsam o işe daha da konsantre olur ve aklım ve içim rahat bir şekilde devam ederim. Herhalde Amerikalı girişimciler genelde hep olumlu ve teşvik edici yorumlar aldıkları için  başarılı, odaklı ve mutlu girişimciler oluyorlar. 

Türkiye'de ise yıkıcı ve negatif yorumlardan sonra insanın hiçbir şey yapası gelmiyor; hevesi; inancı; güveni yokoluyor. Bence olumsuz düşünmemek gerektiği gibi hiçbir şey hakkında olumsuz da konuşmamak gerekiyor. Çünkü bu insanı bir çok şeyden, yapmak istediği işten, kendi potansiyelinden bile soğutabiliyor. 

Amerikan rüyası Amerikan girişimciliğinin ana gıdası. Sonuç hayatımızda kullandığımız birçok şeyin çıkış noktası neresi? Tamamına yakını ABD. Çünkü sıradışı bir fikirleri oluyor; bunu gerçekleştirmek için girişimde bulunuyorlar; ilk oluyorlar; ve dünyayı yönetiyorlar.

Umarım biz Türkler de çocuklarımızı girişimleri için desteklemeyi öğreniriz. Tabi ki topluma ve insanlığa hayırlı ve faydalı fikirleri için. Türkiye gibi genç nüfusa sahip hızla büyüyen ve yükselen bir ülkede gençlerin girişimlerinin desteklenmesi bölgesel bir güç olan Türkiye'nin gelecekte dünyayı yönetmesi demek olabilir.

Siz ne dersiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder